Sosyal Medya Suçlarında Hukuki Boyut, Kişisel Tespit ve Başvuru.

Bu yazı 28 Kasım 2023 Tarihinde Polis Akademisi Başkanlığı’nca düzenlenen Medya ve Güvenlik Çalıştayı için kaleme alınmıştır. “Medya ve Güvenlik Çalıştayı” programı, konuşmacılar ve konuları hakkında bilgi Buradan edinilebilir. Ayrıca Çalıştay’da yapmış olduğum sunuma Buradan ulaşabilirsiniz.

GİRİŞ

          Sosyal medya, günümüzde hızla evrim geçiren ve toplumsal, kültürel, ekonomik etkileşimleri şekillendiren bir dijital fenomen olarak öne çıkmaktadır. Özellikle mobil cihazlar üzerinden internet erişimi olan herkes istediği sosyal medyayı kullanarak takipçi sahibi olabilmekte ya da takip ettiği hesapların paylaşımları ile ilgili bilgi sahibi olabilmektedir.  Geleneksel medyanın dijitalleşme sürecinde yavaş yavaş popülerliği kaybetmesi ve sosyal medya platformlarının daha popüler hale gelmesi neticesinde, internet ortamındaki sosyal medya; toplumlar arasında bilgi alışverişini, etkileşimi hızlandırarak bireysel paylaşımların önünü açmış ve sonucunda sosyal medya ortamları toplumsal değişimin önemli bir bileşeni haline getirmiştir. Ancak, bu dijital devrimle birlikte ortaya çıkan sosyal medya suçları, hukuki ve etik sorunları da beraberinde getirmiştir. Sosyal medya üzerinde işlenen suçlarının her geçen gün artması, Türk hukuk sisteminin bu yeni dijital tehditlere karşı adaptasyon sürecini girmesine sebebiyet vermiş ve bu tür suçlar ile mücadele amacıyla bazı hukuki güncelleştirme ihtiyaçlarını ortaya çıkarmıştır.

          Türk Ceza Kanunu, bireylerin dijital platformlarda işledikleri suçlara karşı çeşitli hükümler içermektedir. Örneğin, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi veya paylaşılması durumunda 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 136. maddesi uyarınca suç işlendiğine dair hükümler bulunmaktadır. Aynı şekilde, siber zorbalık, hakaret ve iftira gibi sayılabilecek birçok eylem de Türk Ceza Kanunu’nun değişik maddeleri kapsamında değerlendirilmektedir.  Sosyal Medya ve İnternet dünyası; başta TCK ve diğer çeşitli kanunlarda düzenlenen suç tiplerinin sahibi olmayan, sınırları aşan ve sanal ortamda vuku bulmasından mütevellit, tespiti oldukça zor olan birçok suçun işlenmesine ev sahipliği yapmakla birlikte fiziken işlenmesine gerek olmayan birçok suç (darp, adam öldürme yaralama tecavüz vs vs haricindeki) sosyal medya üzerinden de işlenebilmektedir. Ancak TCK’nın sadece suç eylemlerine karşı cezai müeyyideler içermesi sebebiyle düzenleyici bazı ek kanunlara da zamanla ihtiyaç duyulmuş, bunun neticesinde; öncelikle 2007 yılında 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” çıkartılmış ve sonrasında da 2020 yılında 7253 Sayılı kanun ile “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”  ile yeni bir düzenleme ihtiyacı hukuk ve adalet sistemimizde hasıl olmuştur. Bunun yanında başka kanunlarımızda da sosyal medya ortamlarında işlenen suçları kapsayan bazı maddeler almaktadır.  Örneğin; 5846 sayılı Fikir ve Sanat eserleri kanunu, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu vs.

          Her ne kadar ülkemizde hukuki düzenleme çalışmaları olsa da, sosyal medya suçlarına yönelik hukuki mücadele sadece ulusal düzeyde değil, aynı zamanda uluslararası iş birliği de gerektirmektedir. Çünkü suç işleyenlerin çeşitli coğrafi konumlarına rağmen, suçların etkileri genellikle sınırları aşmaktadır. Türk hukuku, uluslararası düzeydeki suçlarla mücadelede iş birliği yapma konusundaki çabalarını artırmış ve bu alanda daha etkin mekanizmalar oluşturmuştur. Örneğin Türkiye BM Sınırı Aşan Örgütlü Suçlar ile Mücadele Sözleşmesine ve AB Siber Suçlar Sözleşmesine taraf olarak 7/24 hizmet verebilen uluslararası irtibat noktalarını hem Adalet Bakanlığı hem de Emniyet Genel Müdürlüğü ve Kolluk kuvvetleri bünyelerinde aktif hale getirmiştir.

          Bu makalede ilk önce, Türk Ceza Kanunu’nda ve diğer kanunlarımızda yer alan hükümleri vurgulayarak, sosyal medya suçlarının Türk hukukundaki yeri ve bu suçlarla mücadeledeki hukuki dayanaklara vurgu yapılması amaçlanmaktadır. Sonrasında sosyal medya ortamlarında mağdur olunduğunda, vatandaş olarak adli ve idari birimler ile nasıl temasa geçerek hak arayışında bulunabileceğimiz, suç ve suçluların tespitine yönelik teknik olmayan ne gibi araştırmalar ya da tespitler yapabileceğimiz hususlarında bir değerlendirme yapılarak, Noterler Birliğinin E-Tespit sisteminden, Siber Suçlarla Mücadele birimleri ve gerektiğinde Sosyal Medya sağlayıcıları ile hak arayışına yönelik irtibat hususlarından bahsedilecektir.

Sosyal Medya

          Sosyal medya, günümüzde hızla evrim geçiren ve toplumsal, kültürel, ekonomik etkileşimleri şekillendiren, İnternet’in yaygınlaşması ile kullanımı dünya üzerinde internet erişimine haiz olan büyük kitleler tarafından neredeyse her gün kullanılan bir dijital fenomen olarak öne çıkmaktadır. Akademik literatürde sosyal medya, bireylerin, grupların ve kurumların çeşitli dijital platformlarda içerik oluşturduğu, paylaştığı ve etkileşimde bulunduğu bir iletişim aracı olarak ele alınmaktadır.[1]

          Sosyal medyanın temel özelliği, kullanıcıların bilgi, görüş, duygu ve deneyimlerini anlık olarak paylaşma ve bu paylaşımlar aracılığıyla birbirleriyle etkileşimde bulunma yeteneğidir. Sosyal medya, iletişim paradigmasını değiştirerek geleneksel medyadan farklı bir dinamik yaratmış, bireyler arası etkileşimi sanal ortama taşıyarak neredeyse domine etmiş ve küresel çapta tarafgir topluluklar oluşturmuştur.[2]

          Bu dijital iletişim aracının akademik incelemesi, iletişim, medya çalışmaları, sosyoloji, bilgi teknolojileri ve diğer disiplinler arasında kesişimler sunar. Sosyal medyanın etkileri, toplumsal değişim, politika, pazarlama, psikoloji ve kültürel dinamikler gibi çeşitli alanlarda incelenir.[3] Ayrıca, sosyal medyanın kullanım biçimleri, etik sorunlar, güvenlik konuları ve dijital medya okuryazarlığı gibi konular da akademik literatürde önemli bir yer tutar.[4]

          Sosyal medyanın bu multidisipliner perspektifi, teknolojinin toplumsal ve kültürel dokuya olan etkilerini anlama ve değerlendirme çabalarını şekillendirmektedir. Akademik araştırmalar, sosyal medyanın gelişimi, kullanım modelleri ve etkileşim dinamikleri hakkında derinlemesine bilgi sağlayarak, bu dijital fenomenin toplumlar üzerindeki karmaşık etkileşimini anlamamıza katkıda bulunmaktadır.[5]

          Sosyal medya, günümüzde iletişim ve etkileşim paradigmasını kökten değiştiren bir dijital olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyal medyanın tarihi, internetin yükselişi ile iç içe geçmiştir. 1997 yılında kurulan SixDegrees.com, kullanıcıların profillerini oluşturabilmelerine, arkadaş ekleyebilmelerine ve bu arkadaşlarının arkadaşlarını görebilmelerine imkân tanıyan bir sistem sunarak sosyal medyanın ilk adımlarını atmıştır.[6] Ancak SixDegrees.com, henüz kullanıcıların sosyal ağlara olan ilgisinin tam anlamıyla oluşmamış olduğu bir dönemde faaliyet gösterdiği için başarılı olamamış ve 2000 yılında kapanmak zorunda kalmıştır. 1998 yılında Microsoft tarafından kurulmuş olan MySpace.com da SixDegrees.com gibi internet üzerinde aynı kaderi paylaşmıştır.

          Bu dönemi takip eden yıllarda, sosyal medya dünyasında bir dizi platform ortaya çıkmıştır. 2004 yılı, sosyal medyanın evriminde önemli bir dönemeçtir; bu yılda Mark Zuckerberg tarafından kurulan Facebook, Harvard Üniversitesi’nde öğrenciler arasında başlamış ve kısa sürede diğer üniversite ve kolejlere yayılarak dünya genelinde milyonlarca kullanıcıya ulaşmıştır. Ardından, Twitter (2006), YouTube (2005), Instagram (2010) gibi platformlar da ortaya çıkarak, sosyal medya kullanımının hızla arttığı bir çağı başlattır. Bu platformlar, farklı özellikleri ve kullanım senaryoları ile sosyal medyanın gelişimine çeşitli katkılarda bulunmuşlardır. Günümüzde ülkelere ve dillere göre ayrımları bulunmakla birlikte global olarak binlerce değişik sosyal medya platformu internet üzerinde hizmet vermektedir ancak WikiPedia’ya göre en çok kullanılan hali hazırda 212 değişik sosyal medya platformu bulunmaktadır ve her geçen gün bunlara yenileri eklenmektedir. [7]

          Sosyal medya, sadece bireyler arasındaki iletişimi değil, aynı zamanda iş dünyasını, siyaseti ve kültürel dinamikleri de derinden etkileyerek toplumların bilgi alışverişi ve etkileşim biçimlerini kökten değiştirmiştir. Bugün, sosyal medya platformları dünya genelinde milyarlarca kullanıcıya ev sahipliği yapmakta ve sürekli olarak evrilmektedir. Bu dinamik alan, gelecekte de teknolojik inovasyonlar ve toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda şekillenmeye devam edecektir. Kepios[8] adlı bir veri analiz ve araştırma gurubuna göre; Kasım 2023 itibari ile dünya üzerinde 5 milyara yakın sosyal medya kullanıcısı bulunmakla beraber sayı dünya nüfusunun %61.4 üne tekamül etmektedir.[9]

Sosyal Medya Kategorileri

          Sosyal medya, çeşitli dijital platformlar aracılığıyla kullanıcıların içerikleri paylaşmasına, etkileşimde bulunmasına ve diğer kullanıcılarla bağlantı kurmasına olanak tanıyan bir dijital iletişim biçimidir. Sosyal medya, bireylerin, toplulukların, kurumların ve markaların birbirleriyle etkileşime girmesini sağlayarak geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşmalarını mümkün kılar.

Sosyal medya platformları, özellikleri ve hizmet alanlarına göre bazı kategorilere ayrılabilir.  Sosyal medya platformlarının bazı ana kategorileri genel olarak aşağıdaki gibi sınıflandırılmaktadır:

  1. Sosyal Ağlar: Kullanıcıların profillerini oluşturabildikleri, bağlantılar kurabildikleri ve arkadaşlarıyla etkileşimde bulunabildikleri platformlardır. Facebook, LinkedIn, Twitter gibi platformlar bu kategoriye örnektir.
  2. Görsel Paylaşım Platformları: Kullanıcıların fotoğraf ve video içeriklerini paylaşabildikleri platformlardır. Instagram ve Pinterest, bu kategoride popüler örneklerdir.
  3. Video Paylaşım Platformları: Kullanıcıların videolarını yükleyip paylaşabildikleri platformlardır. YouTube ve Vimeo en büyük örneklerdendir.
  4. Mikroblogging Platformları: Kullanıcıların kısa metin mesajları paylaşabildikleri platformlardır. Twitter, bu kategoriye örnektir.
  5. İnceleme ve Değerlendirme Siteleri: Kullanıcıların ürün, hizmet veya deneyimlerini değerlendirebileceği ve inceleyebileceği platformlardır. Yelp, TripAdvisor gibi siteler bu kategoriye örnektir.
  6. Profesyonel Ağlar: İş dünyasındaki profesyonellerin bağlantı kurması, iş ilanları bulması ve profesyonel içerik paylaşması için kullanılan platformlardır. LinkedIn, Fiverr, Toptal vs. bu kategoriye örneklerdir.
  7. Sesli ve Canlı Yayın Platformları: Kullanıcıların sesli içerikleri paylaşabildiği veya canlı yayın yapabildiği platformlardır. Clubhouse ve Twitch, bu kategoriye örnektir.

Bu kategoriler arasında çeşitli alt dallar ve özel platformlar bulunabilir, ancak sosyal medyanın temel amacı kullanıcıların etkileşimde bulunmasını ve içerik paylaşmasını sağlamaktır.

Geleneksel Medya ile Sosyal Medya: Karşılaştırma

          Günümüzde iletişim alanında önemli iki aktör olan geleneksel medya ve sosyal medya, bilgi akışı, etkileşim ve toplumsal dinamikler açısından farklılık gösteren iki önemli platformdur. Bu makalede, geleneksel medya ve sosyal medyanın temel özellikleri, etkileşim dinamikleri, içerik üretimi ve toplumsal etkileri karşılaştırılacaktır.

  1. Erişim ve Katılım:

          Geleneksel medya genellikle tek yönlü bir iletişim modelini benimser. Televizyon, radyo ve gazeteler, içerik üreten profesyoneller tarafından yönetilir ve geniş kitlelere yayılır. Öte yandan sosyal medya, herkesin içerik üretebileceği, paylaşabileceği ve etkileşimde bulunabileceği bir platform sunar. Bu, katılımın daha demokratik olduğu anlamına gelir ve kullanıcıların etkileşimde bulunma kapasitesini artırır.[10]

  1. İçerik Kontrolü:

          Geleneksel medya, genellikle merkezi bir kontrol mekanizmasına sahiptir ve içeriği profesyonel editörler tarafından belirlenir. Sosyal medya ise kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriklere dayanır, bu da içeriğin daha çeşitli ve bireysel olmasına olanak tanır. Ancak, bu durum aynı zamanda doğruluk kontrolü zorluğunu da beraberinde getirebilir[11].

  1. Hız ve Anlık Etkileşim:

          Sosyal medya, haberleri anında paylaşma ve tartışma imkânı sağlar, bu da olayların hızla yayılmasına neden olabilir. Geleneksel medya ise genellikle belirli bir haber sürecine tabidir ve haberler daha yavaş bir şekilde yayılır. Ancak, geleneksel medya genellikle daha derinlemesine ve bağlam içinde bilgi sunma kapasitesine sahiptir11.

  1. Toplumsal Etki:

          Geleneksel medya, genellikle kitlelere yayılan güçlü bir etki aracıdır ve geniş kitlelere ulaşma potansiyeli yüksektir. Sosyal medya ise bireyler arası etkileşimi vurgular ve daha niş kitlelere odaklanabilir. Ancak, sosyal medya üzerinden hızla yayılan yanlış bilgiler veya manipülatif içerikler, toplumsal etkileşimlere yeni zorluklar getirebilir.[12]

          Bu karşılaştırma, geleneksel medyanın belirli güçlü yönlerini ve sosyal medyanın demokratik etkileşim potansiyelini vurgularken, her iki platformun da benzersiz zorluklarını içermektedir. İletişim ortamlarındaki bu değişim, toplumlar üzerinde geniş kapsamlı etkiler yaratmaktadır ve gelecekteki iletişim dinamiklerini şekillendirmeye devam edecektir.

Sosyal Medya’da Suç

          Günümüzde İnternet’in sınırları kaldırması, sosyal medya platformlarının kullanımının yaygınlaşması ve tarihi süreçte evrimleşmesi ile başta kişisel olmak üzere toplumlar arası iletişimsel bilgi paylaşımı hız kazanmış ve oldukça kolaylaşmıştır. Ancak, bu dijital devrimin olumlu yanları olduğu kadar, suç işlenmesini kolaylaştıran yönleri de bulunmaktadır. Sosyal medyanın suç işlenmesini kolaylaştıran çeşitli etkileri vardır ve bu durum, hukuki düzenlemelerin ve güvenlik önlemlerinin sürekli olarak güncellenmesini gerektirmektedir.

          Birincil etkenlerden biri, sosyal medyanın anonimlik sağlama ve kişisel bilgilerin kolayca gizlenebilmesi özelliğidir. Kullanıcılar, sahte hesaplar oluşturarak suç faaliyetlerine gizli bir şekilde katılabilirler. Özellikle siber zorbalık, kişisel veri ihlalleri ve çevrimiçi taciz, hakaret, sövme, milli, manevi ve dini değerleri aşağılama gibi suçlar, bu anonimlik ortamında daha rahat bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir.[13]

          Diğer bir etken ise, sosyal medyanın küresel bir platform olması ve sınırları ortadan kaldırmasıdır. Suç işleyenler, coğrafi sınırları aşarak farklı ülkelerdeki mağdurlara ulaşabilir ve bu durum uluslararası hukuki karmaşıklıklara ve zorluklara yol açabilmektedir. Örneğin, dolandırıcılık veya çocuk istismarı vakalarında, sosyal medyanın küresel doğası nedeniyle delillerin tespiti, soruşturma ve kovuşturmaya yönelik adli ve idari süreçler daha karmaşık hale gelebilmektedir.

          Sosyal medyanın suç işlenmesini kolaylaştıran bir başka etken ise hızlı yayılma ve viral olabilme etkisidir. Sahte haberler, manipülatif içerikler ve suç örgütlerinin propaganda faaliyetleri, sosyal medyanın bu hızlı yayılma özelliği sayesinde geniş kitlelere ulaşabilmekte ve toplumlar üzerinde derin etkiler bırakabilmektedir. Hızla yayılarak viral olabilme etkisi, toplumların bilgiye erişimini hızlandırırken aynı zamanda yanlış bilgilerin ve suç faaliyetlerinin de hızla yayılmasına olanak tanımaktadır.

          Son olarak, sosyal medyanın suç işleme konusundaki kolaylaştırıcı etkilerinden biri de sosyal mühendislik yöntemlerinin kullanılmasıdır. Sosyal mühendislik, bilgisayar korsanlarının veya kötü niyetli kişilerin, hedeflerine ulaşmak için insanları manipüle ettiği bir bilgi güvenliği saldırı yöntemidir. Bu saldırı türünde, siber saldırganlar genellikle insanların duygusal tepkilerini, güvenlerini ve davranışlarını kullanarak bilgi elde etmeye veya manipülatif bilgi yaymaya, kullanıcıları yanıltarak yapmak istedikleri kullanıcılara yaptırmaya veya toplumsal algı oluşturmaya çalışırlar.[14]  Sosyal mühendislik saldırıları, doğrudan bilgisayar sistemlerine teknik bir saldırı yapmak yerine, insanları kandırarak amaca ulaşmayı hedefler. Kötü niyetli kişiler, kullanıcıların güvenini kazanarak kişisel bilgilerine ulaşabilir veya dolandırıcılık faaliyetlerinde bulunabilir. Sahte bağlantılar, tuzaklar ve kimlik avı gibi yöntemlerle birçok suç faaliyeti sosyal medya üzerinden gerçekleştirilebilir. Bu tür saldırılara karşı korunmak için, kullanıcılar sosyal mühendislik taktiklerini anlamalı, şüpheli iletileri ve istekleri doğrulamak için dikkatli olmalı ve güvenli internet kullanımı konusunda bilinçli olmalıdır.

          Bu etkenler bir araya geldiğinde, sosyal medya suçlarına karşı mücadelede sadece hukuki düzenlemelerin değil, aynı zamanda kullanıcıların dijital okuryazarlık düzeyinin artırılması, platformların güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesi ve uluslararası iş birliğinin daha etkili hale getirilmesi önemlidir. Sosyal medyanın olumlu etkilerinden yararlanırken, suç işlenmesini kolaylaştıran unsurlarla başa çıkmak için daha sofistike stratejilerin geliştirilmesi kaçınılmazdır.

Sosyal Medya Platformlarında İşlenen Suçlar ve Kategorileri

          Sosyal medya, iletişimi kolaylaştırmanın yanı sıra suç faaliyetlerine de zemin sağlayabilmektedir. Bu suçlar çeşitli kategorilere ayrılabilir ve hukuki sonuçlarına ve ülkesel hukuki düzenlemelere göre farklı yaptırımları gerektirebilir. Sosyal medya platformlarında sıkça karşılaşılan suçlar aşağıdaki gibi genel olarak bazı kategorilere ayrılabilir. Sonrasında Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre sosyal medyada işlenebilecek ve en çok işlenen suçlara yönelik hukuki düzenlemelerden de bahsedilecektir. Daha önce de bahsedildiği ve bilindiği gibi; fiziken işlenmesine gerek olmayan birçok suç (darp, adam öldürme yaralama tecavüz vs vs haricindeki) sosyal medya üzerinden de işlenebilmektedir.

1. Kişisel Verilerin İhlali:

  • Örnek: Bir kullanıcının izni olmadan kişisel bilgilerini paylaşmak veya çalmak.
  • Örnek: Kötü niyetli kişilerin, bir kullanıcının kimlik bilgilerini kullanarak sahte sosyal medya profilleri oluşturması. Bu sahte profiller aracılığıyla kullanıcının kişisel bilgileri kötü amaçlı amaçlar için kullanılabilir.
  • Örnek: Bir kişinin sosyal medya hesabının ele geçirilmesi ve bu hesap üzerinden kişisel bilgilere erişim. Hesap hackleme sonucu özel mesajlar, fotoğraflar ve diğer kişisel verilere ulaşılabilir.
  • Örnek: Bir sosyal medya platformunun güvenlik açığı sonucu, kullanıcıların kişisel bilgilerinin yetkisiz kişiler tarafından ele geçirilmesi. Bu durum, kullanıcıların adları, e-posta adresleri, telefon numaraları gibi bilgilerin siber saldırganların eline geçmesine yol açabilir.
  • Örnek: Siber saldırganların, bir kullanıcının kişisel verilerini ele geçirdikten sonra bu verileri fidye karşılığında geri verme tehdidi. Kullanıcılar, verilerini kaybetmemek için fidye ödemeye zorlanabilir.
  • Örnek: Sosyal medya üzerinden ele geçirilen kişisel verilerin, siber suçlular tarafından ticaretinin yapılması. Bu durumda, kişisel bilgiler genellikle karanlık web üzerinde satılmaktadır.

          Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) kişisel verileri yaymak suçunu düzenleyen hükümler bulunmaktadır. Kişisel verileri hukuka aykırı bir şekilde ifşa etmek veya yaymak, özel hayatın gizliliğini ihlal eden bir suç olarak değerlendirilmektedir. TCK’nın 134. maddesi “Özel Hayatın Gizliliğini İhlal” başlığını taşımaktadır ve kişisel verilerin ifşa edilmesi durumunu düzenlemektedir. Bu maddeye göre: Bir kimsenin özel hayatına ait bilgileri, o kişinin rızası olmaksızın ifşa eden veya yayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ayrıca; TCK’nın 135. maddesi, hukuka aykırı veri ele geçirme suçunu düzenlemektedir. Bu maddeye göre, bir kişinin hukuka aykırı olarak başka bir kişinin verilerini ele geçirmesi durumunda, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Kişisel verinin, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda birinci fıkra uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu suç; Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle ve/veya Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenir ise suçun nitelikli hali oluşmakta, verilecek ceza ise yarı oranında artırılmaktadır.

          Bazen de Sosyal medya platformları üzerinde kişiler diğer kişiler ile yapmış oldukları sohbet ve masaj içeriklerini herkese açık profil hesaplarında ya da başka sosyal medya ortamlarında ifşa amacıyla herkese açık bir şekilde paylaşmaktadırlar. Bu durumda haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu meydana gelir ki bu da TCK madde 132 de düzenlenmiştir. Bu madde’de “Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır. Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.  İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.” denmektedir.

          Ayrıca; Türkiye’de kişisel verilerin ihlali konusunda temel düzenlemeler, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) tarafından sağlanmaktadır. KVKK, kişisel verilerin işlenmesi, korunması, güvenliği ve bu konudaki hakların korunması ile ilgili geniş bir düzenleme sunar. KVKK, kişisel verilerin işlenmesi, korunması ve bu süreçlerle ilgili hakların düzenlenmesi amacıyla 2016 yılında yürürlüğe girmiştir.

2. Siber Zorbalık (Tehdit, Şantaj, İftira ve Hakaret):

  • Örnek: Sosyal medya üzerinden bir kişiyi tehdit etmek, aşağılamak veya iftira içeren içerikler paylaşmak.
  • Örnek: Bir kişiyi tehdit edip, ondan para talep etmek veya belirli bir eylemi gerçekleştirmeye zorlamak.
  • Örnek: Bir kişinin veya kurumun kişisel özelliklerini veya şahsiyetini hedef alarak aşağılayıcı bir dil kullanarak küçümsemek, bir kişi veya kurumun onuruna veya saygınlığına yönelik kasti bir saldırı içeren paylaşımlarda bulunmak.
  • Örnek: İntihara yönlendirme. Sosyal medya platformları ve internet üzerinden bir kişiyi psikolojik olarak etkileyerek intihara yönlendirme eylemidir.

          Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) tehdit suçunun cezası, tehdit şekli ve mağdurun durumu gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişebilir. Tehdit suçu, TCK’nın 106. maddesinde düzenlenmiştir. Bir kimseye karşı cebir veya tehdit kullanarak ondan kendisine, başkasına veya üçüncü bir kişiye bir yarar sağlaması veya zarar vermesi istenen kimse, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu madde, tehdit suçunu tanımlar ve tehdit edilen kişinin bir şeyi yapması veya yapmaması istenmesi durumlarını kapsar. Tehdit, cebir veya tehdit kullanarak bir kişiden bir yarar sağlamak veya zarar vermesini istemek olarak tanımlanır.

          Ayrıca TCK’nın 107. Maddesinde Şantaj suçu da cezalandırılmakta ve tarif edilmektedir. Bu Maddeye göre; Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.

          İnternet ve sosyal medya üzerinden işlenen hakaret suçunun cezai yaptırımı şikâyet halinde 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ve adli para cezasıdır. TCK’nın 125 inci maddesi ve devamında düzenlenen nitelikli hallerin varlığında ise cezanın artırılması mümkündür. Maddeye göre bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi 3 aydan 2 yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılmaktadır. Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı bu fiil işlenirse artırım sebebidir. Ayrıca dini, felsefi inanç kastedilerek işlenmesinde de cezalandırmada artırım söz konusudur. Hakaretin alenen işlenmesi halinde de ceza altıda bir oranında artırılmaktadır. İnternet ve sosyal medya üzerinden işlenen hakaret suçlarında söz konusu eylem genel olarak alenen işlenmektedir.  Hakaret suçu huzurda ve gıyapta olmak üzere iki şekilde işlenebilmektedir. TCK mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle hakaretin işlenmesi halinde huzurda işlenmiş olarak sayılacağını kabul etmektedir.

          Ayrıca internet ve sosyal medya üzerinden kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu da işlenebilmektedir. TCK md. 123’te ‘Hürriyete Karşı Suçlar’ başlığı altında düzenlenmiştir. Bu suçta, fail kasten mağduru rahatsız etmekte, mağdurun huzurlu bir özel ve sosyal hayat yaşamasına müdahale etmektedir. TCK madde 123’ e göre; “Sırf huzur ve sükunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir” denmektedir. Doktrinde; telefon etme hareketinin sabit veya cep telefonu veya internetten yapılabileceği, hatta mağdurun telefonuna mesaj gönderilmesi şeklinde de yapılabileceği söylenmiştir.[15] Örnek olarak; Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 08.04.2014 tarihli, 2013/26160 E. ve 2014/11251 K. sayılı kararına göre; “Sanığın katılana, değişik saatlerde  Facebook üzerinden 13 adet mesaj gönderdiğinin ve mesajların içeriğinde ‘sana benim gıcıklığım vardı, acısını çıkartacaktım, benim kim olduğumu bulamazsın, seni de kızdırması çok hoşuma gidiyor bunu bil’ ibarelerinin olduğunun anlaşılması karşısında, sanığın eylemlerinin kişinin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yasal ve yerinde olmayan gerekçe ile beraat kararı verilmesi.” bozma gerekçesi yapılmıştır.

          İnternet üzerinden ve sosyal medya vasıtasıyla işlenmişte olabilecek iftira suçu TCK 267. Madde ile düzenlenmiştir. Buna göre; “Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” denmektedir.

          Bir başkasının intiharına yol açacak şekilde kişiyi azmettiren ve teşvik eden kişiye ceza verilmesini öngören intihara yönlendirme suçu sosyal medya hesapları üzerinden bir kişinin kendi hesabı üzerinden bir başkasının hesabına yazılı, sesli, görüntülü veri göndermesi suretiyle işlenebilecek bir suç tipidir. İntihara yönlendirme suçu Instagram, Twitter, Youtube gibi sosyal medya hesapları üzerinden direkt mesaj gönderme yoluyla işlenebileceği gibi bir kişiyi hedef alan bir paylaşım yapılması yoluyla da işlenebilir. TCK madde 84’te düzenlenmiş olmakla birlikte; “Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”, “İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”, “Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” denilmektedir.

3. Çocuk İstismarı veya Müstehcenlik:

  • Örnek: Cinsel içerikli materyalleri çocuklarla paylaşmak veya çocukları cinsel içerikli etkileşimlere yönlendirerek bunları paylaşmak.
  • Örnek: Sosyal medya platformlarında cinsel içerikli açıkça rahatsız edici ve toplumda genellikle kabul edilmeyen bir görsel veya mesaj paylaşmak. Bu tür paylaşımlar, genel ahlak kurallarına aykırı olup müstehcen içerik içerebileceği için suç teşkil edebilir.

          Çocuk istismarı, internet kullanımının yaygınlaşmasıyla, sanal ortamda da işlenen bir suç haline gelmiştir. Sanal ortam, tüm yaş guruplarında olduğu üzere çocukların da mağdur olmasına neden olabilmektedir. Teknolojik imkanların artması ve internet kullanımıyla ortaya çıkan çevrimiçi çocuk istismarının, internet kullanımının yaygınlaşmasına paralel olarak daha da yaygınlaşacağı öngörülebilir bir durumdur. Çocuk cinsel istismarı, bir yetişkin ya da yaş ve gelişimsel olarak daha büyük çocuk arasındaki cinsel ihtiyacın tatmini amacıyla gerçekleştirilen eylemleri de kapsamakla birlikte, yasaların izin vermediği her türlü cinsel ilişkiye zorlama ve teşvik etmeyi, fuhuş ya da diğer yasadışı uygulamalarla sömürmeyi ve pornografiyi de kapsamaktadır.[16]

          Uluslararası metinlerde ayrıntılı olarak düzenlenen çocuk pornografisi TCK madde 226’da müstehcenlik suçunun içerisinde yer almakta ve gereken kapsamlı düzenleme ihtiyacına cevap verememektedir. Çocuk fuhuşu ve pornografisinde suçun seçimlik hareketleri uluslararası metinlerde detaylarıyla düzenlenmişken TCK’daki düzenleme detaylı olmaktan uzaktır. Siber Suçlar Sözleşmesi’nin temel amacı, sanal ortamda işlenen suçlara ilişkin tanımların ortaklaşması ve taraf ülkelerin ceza yasalarını bu sözleşme ile uyumlu hale getirmesidir. Buna rağmen, ulusal mevzuatımızda konuyla ilgili uygulanabilecek düzenlemelerin TCK’nın çocuklara yönelik cinsel istismara ilişkin 103. maddesi ve TCK’nın müstehcenlik suçuna ilişkin 226. maddesinin 5. fıkrası ile sınırlı kalması, uygulamada suçun sanal ortamda işlenmesi durumunda eksiklikleri ortaya koymaktadır.[17]

          Türkiye; Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni, Çocuk Satışı, Çocuk Fuhuşu ve Çocuk Pornografisi ile İlgili Ek Protokol’ü, CEDAW’I, Palermo Protokolü’nü, İnsan Ticaretine Karşı Eyleme İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni ve Sanal Ortamda İşlenen Suçlara İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni imzalamış ve onaylamıştır. Lanzarote Sözleşmesi’ni de 2011 tarihinde onaylamış ve 2012 yılında yürürlüğe koymuştur. Ulusal mevzuatta çocuğa karşı işlenen cinsel suçların doğrudan önlenmesine yönelik hükümler bulunmamakta, sadece ceza temelli düzenlemeler yer almaktadır. Bu durum da giderek artan çocuk istismarı ve sömürüsüne çözüm getirmekten uzaktır.18

          Çocuk istismarı suçunun kitle iletişim araçları yoluyla işlenmesi durumunda, her somut olayda ifade özgürlüğüne getirilen sınırlamaların hukuka aykırı olup olmadığı değerlendirilmeli, çocuk istismarının sınırları yasal mevzuatta açık bir biçimde çizilmiş olmalıdır. Her ne kadar çocukların çevrim-içi ortamlarda istismar edilmesi İnternet’in güvenli biçimde kullanımını gündeme getirmiş olsada ve bu bağlamda ülkemizde de İnternet’in güvenli biçimde kullanılabilmesini sağlamak amacıyla Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, bünyesinde faaliyet gösteren Güvenli Web (www.guvenliweb.org.tr), Güvenli Çocuk (www.guvenlicocuk.org.tr), Güvenli İnternet (www.guvenlinet.org.tr/tr), İnternet Yardım Merkezi (www.internetyardim.org.tr) ve İnternet Bilgi İhbar Merkezi (www.ihbarweb.org.tr) gibi çeşitli etkinlikler yürütülse de Türkiye’de çocuk istismarı ve sömürüsü ile ilgili güvenilir ve güncel bilgi yok denecek kadar da azdır.[18]

Aşağıda Çocukların Cinsel İstismarı Suçunu düzenleyen TCK madde 103 yer almaktadır.

TCK Madde 103.

(1) (Yeniden düzenlenen birinci ve ikinci cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;

  1. a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
  2. b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.

(2) (Yeniden düzenleme: 24/11/2016-6763/13 md.) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.

(3) Suçun;

  1. a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
  2. b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
  3. c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
  4. d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
  5. e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

          TCK’nın 226. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçu ise; genel ahlaka karşı suçlar bölümünde ele alınır. Bu suçla korunan hukuki değer toplumu meydana getiren bireylerin zihinsel, bedensel, ruhsal ve ahlaki yapılarıdır. Kanun koyucu özellikle çocuklar açısından da suçu yaptırımlarla engellemeye çalışılır.

          Toplumun ahlaki değerlerine aykırı eylemler kanun aracılığı ile cezalandırılırken müstehcenlik suçu da bunlardan biridir. Cinsel içerikli görüntüler, yazı veya sesler yayma, satma ya da dağıtma yöntemleri kullanılarak bu içerikler dolaşıma sokulduğunda suç oluşur.

          Müstehcenlik suçu basın yolu ile işlenebileceği gibi internet kullanılarak dijital platformlarda da işlenebilir. Bu suça ön görülen ceza hapis cezası ve adli para cezası olur. Müstehcenlik suçu 6 ay-2 yıl aralığında hapis cezası uygulanabilen bir suçtur. Müstehcenlik suçunun işleniş biçim cezanın artmasına yol açabilir. Suçun mağduru şikâyet etmek sureti ile hareket edebilir, tazminat davası açabilir. Suç ortaya çıkmadan uygulanması gereken önleyici tedbirler ise; internet servis sağlayıcısı firmaların yasaklı sitelere erişimi engellemesi, ebeveynlerin çocukları ile iletişiminin güçlü olması ve onları denetlemesi, güvenli internet kullanımı sağlanması, kişisel bilgilerin muhafaza edilmesi gibi uygulamalardır.

          Müstehcenlik suçunda genel olarak korunan hukuki menfaatin, toplumun ar ve duyguları olduğu ifade edilmektedir. Çocuklara karşı işlenen müstehcenlik suçlarında korunan hukuki yarar da özel olarak “çocuk haklarıdır”. Çocuklara karşı işlenen müstehcenlik suçu ile çocuğun cinsel istismara karşı korunması da sağlanmak istenmiştir. Müstehcen Ürünleri Çocukların Görüp Duyabileceği Şekilde Alenileştirme (TCK 226/1-a-b),: Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri verme ya da bunların içeriğini gösteme, okuma, okutma veya dinletme (TCK 226/1-a), bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde sergileme, okuma, okutma, söyleme, söyletme (TCK 226/1-b), çocuklara karşı işlenen müstehcenlik suçu olarak kabul edilir. Müstehcen Ürünlerin Üretiminde Çocukların Kullanılması (TCK 226/3-birinci cümle): Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Çocukların Kullanıldığı Müstehcen Ürünleri Ülkeye Sokma, Çoğaltma, Satma, Depolama, Bulundurma ve Kullanıma Sunma Suçu (TCK 226/3-ikinci cümle): Çocuklar kullanılarak üretilen müstehcen ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Çocukların Kullanıldığı Müstehcen Ürünlerin Çocuklara Ulaşmasını Sağlama: Çocuklar kullanılarak üretilen müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden veya çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, 6 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır (TCK 226/5). Örneğin, çocuklara ait müstehcen görüntülerin facebook, twitter, instagram vb. sosyal medya hesapları üzerinden internet ortamında yayınlanması halinde fail TCK m.226/5 hükümleri gereği cezalandırılacaktır.

İnternet veya sosyal medya üzerinden müstehcenlik suçu şu şekillerde işlenmektedir:

  • Sosyal medya hesapları üzerinden paylaşım yapmak suretiyle,
  • E-mail (e-posta) göndermek,
  • Whatsapp/Telegram mesajları, Whatsapp/Telegram gruplarına gönderilen mesajlar,
  • İnternet üzerinden yapılan görüntülü görüşmeler sırasında çıplak görüntülerin kaydedilmesi,
  • İnstagram, twitter, facebook vb. sosyal medya hesaplarından DM (Direct Message) yoluyla mesajlaşma.

Örneğin, cinsel içerikli görüntülerin facebook veya instagram üzerinden yayınlanması TCK m.226/5’te düzenlenen müstehcenlik suçunun oluşmasına neden olur.

Ayrıca internet ve sosyal medya üzerinden TCK Madde 225 e giren “Hayasızca Hareketler” suçu da işlenebilmektedir.

4. Fikri Mülkiyet İhlali:

  • Örnek: Başka bir kişinin tescilli markasını veya telif hakkını ihlal ederek, izinsiz içerik paylaşmak.
  • Örnek: Marka ve Patent İhlali: Başka bir şirketin marka adını veya ticari markasını izinsiz kullanma. Sahte bir ürünün sosyal medyada orijinal bir marka gibi tanıtılması. Bir başkasının patentli bir buluşunun veya teknolojisinin izinsiz kullanılması veya kopyalanması.
  • Örnek: Başka bir kişinin dijital içeriğini, örneğin bir fotoğrafın veya dijital sanat eserinin izinsiz kullanılması veya çalınması.
  • Örnek: Başka bir kişinin yaratıcı fikirlerini, projelerini veya iş modellerini izinsiz kullanma veya çalma. Örneğin, bir girişimin başka bir kişi veya şirket tarafından kopyalanması.

          Günümüzde telif hakları internet ortamında en çok ihlal edilen haklar arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Ülkemizde fikri haklar, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK”) vasıtasıyla korunmaktadır ve FSEK uyarınca bir eserin sahibinin izni olmaksızın her türlü görüntü, ses veya işaret iletimini sağlayan cihazlar aracılığıyla işlenmesi, çoğaltılması, yayımlanması veya temsili halinde eser sahipliğinden doğan haklar ihlal edilmiş olmaktadır. Türk hukukunda çevrimiçi hak ihlalleri bakımından FSEK Ek madde-4 ile “Uyar-Kaldır Yöntemi” bir çözüm olarak benimsenmiştir. Hükme göre eser sahibinin öncelikle internet sitelerinde kullanılmak üzere ilgili veriyi üreten ve sunan içerik sağlayıcısına başvurması ve ihlâle konu içeriğin üç gün içinde kaldırılmasını talep etmesi gerekmektedir. İçerik sağlayıcı hak sahibinin taleplerine üç günlük süre içerisinde uymaz ve ihlale konu fiillerine devam ederse, eser sahibi bu kez Cumhuriyet Savcılığı’na başvuru yapabilir ve üç gün içinde internete erişimi sağlayan hizmet sağlayıcıdan ihlâle devam eden içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulmasını talep edebilir. İhlale konu fiiller durdurulduktan sonra, içerik sağlayıcısına yeniden erişim sağlanır. Bu noktada önemle ifade etmek gerekir ki “Uyar-Kaldır Yöntemi”ne başvurulmuş olması eser sahibinin maddi ve manevi tazminat haklarını kullanmasına engel teşkil etmemektedir.

          Bu hükme paralel olarak, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun (“5651 sayılı Kanun”) da, ihlâle konu içerikten haberdar edilmeleri halinde, bunları kaldırmakla yükümlü içerik sağlayıcıların, erişim sağlayıcıların ve toplu kullanım sağlayıcılarının sorumluluklarına ilişkin genel ilkeleri belirlemektedir. Öte yandan, 5651 sayılı Kanun’daki hükümlerin eser sahipliğinden doğan hakların (veya diğer fikri mülkiyet haklarının) ihlali halinde uygulanıp uygulanamayacağı hususu uygulamada tartışmalı olup bu konuda farklı görüşler bulunmaktadır. Zira 5651 Sayılı Kanun sayılı suç tipleri için uygulanmakta olup, henüz yargı içtihatları da bu konuda aydınlatıcı rol oynayamamaktadır.  Bununla birlikte, uygulamada, hak sahipleri, özellikle mütecaviz faaliyetler hak sahibinin kişilik haklarına da halel getiriyorsa, 5651 sayılı Kanun hükümlerine de dayanmakta ve bu sayede Türk hukukunun sağladığı bu ikili korumadan geniş bir biçimde yararlanmaktadır. Nitekim bugün Türk hukukunda FSEK ile 5651 sayılı Kanun’un birlikte değerlendirilmiş olduğu bazı Yargıtay kararları da mevcuttur.[19]

5. Yasadışı Satış ve Ticaret:

  • Örnek: Yasaklanmış veya izinsiz ürünlerin satışını yapmak amacıyla sosyal medya platformlarını kullanmak.
  • Örnek: Sosyal medya üzerinden silah, patlayıcı veya diğer tehlikeli maddelerin satışı.
  • Örnek: Çalıntı eşyaların sosyal medya üzerinden satılması. Bu, özellikle hırsızlık veya soygun sonucu elde edilen malların ticareti anlamına gelir.
  • Örnek: Sosyal medya platformlarında, çeşitli hile araçlarını, korsan yazılımları veya siber saldırı araçlarını satmak. Bu tür satışlar genellikle siber güvenlik risklerini artırır.

          İnternet ve Sosyal medya üzerinden e-ticaretin yaygınlaşması ile birlikte satışı çeşitli kanunlarca yasaklanmış ve düzenlenmiş birçok ürün yasadışı bir şekilde sosyal medya üzerinden satışa devam edebilmektedir. Ülkemizde bu konuda düzenlemelerde bulunan tek bir kanun bulunmamakla birlikte çeşitli yönetmelikler ve kanunlar ile bazı maddelerin internet üzerinden satışı ticareti de yasaklanmış durumdadır. TCK madde 188  ile Uyuşturucu madde ticareti, TCK madde 165 Suç eşyasının alınması veya kabul edilmesi suçunu, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile diğer Aletler hakkında kanun ile izinsiz ve usulsüz silah ve patlayıcı madde satışı, 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu tarihi eser ve ender bulunması özelliği ile korunması gerekli değerlerin satışı, 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile sahte ve taklit ürünlerin satışı, 27527 Sayılı Kısa Mesafe Erişimli Telsiz Cihazları (Ket) Yönetmeliği ile bazı telsiz cihaz ve sistemlerin satışı, Eczacılar Ve Eczaneler Hakkında Yönetmelik ile internet üzerinden tıbbi ilaçların satışı gibi eylemler yasaklanmış ve düzenlenmiştir.  

          İnternet üzerinden satışı yasak olan ürünlere örnek olarak kısaca bazı örnekler: İlaç testleri, Alım-Satımı devlet iznine tabi olan ürünler,  Alkollü içecekler, Ateşli silahlar ve bıçaklar, Askeri teçhizat, Canlı hayvan, Çalıntı mallar, , Dinleme cihazları, Hisse senedi, tahvil, bono,  İnsan ve diğer canlı organları, Kaçak ve ithalatı yasak ürünler, Kopya ve bandrolsüz ürünler, Kültür ve tabiat varlıkları, Maymuncuk ve kilit açıcılar, Pornografik içerikli malzemeler, Radar dedektörleri, Reçeteli ilaçlar, Lensler ve Gıda Takviyeleri, Resmi kıyafetler ve üniformalar, Sahte veya Replika ürünler, Şans oyunları biletleri, Telsiz ve komünikasyon cihazları,  Toplu elektronik posta adresi listeleri, TV dekoderleri ve şifreli yayın çözücüler, Tütün mamulleri & Elektronik sigaralar,  Uyuşturucu maddeler, Yanıcı ve patlayıcı maddeler, Yasaklı yayınlar, Web ortamında saldırma ve program kırma yazılımları, Mucizevi Tedavi Ürün veya Hizmetleri, Falcılık ve Büyücülük ve sair Hizmetler, Yasaklı Hayvan Türleri, Cinsel aktiviteye ilişkin ürünler(Müstehcenlik Sınırını Geçtiği Takdirde), Sosyal Ağ ve Diğer İnternet Üyelik Hesapları, Telif hakları ile korunan her türlü yazılı, sesli, görüntülü eser veya yazılım vs vs olarak sayılabilir.

6. Dolandırıcılık:

  • Örnek: Sosyal medya platformlarında sahte ürün satışı ilanlarına rastlamak mümkündür. Dolandırıcılar, ürünü satın almak isteyen kullanıcılardan önceden ödeme alır ancak ürünü göndermez veya sahte ürün gönderir.
  • Örnek: Sahte yatırım fırsatları sunarak kullanıcılardan para talep edilmesi. Dolandırıcılar, yatırım getirisi veya kar vaadiyle kurbanları kandırmaya çalışabilir.
  • Örnek: Kullanıcılara miras veya büyük bir servet vaadiyle ulaşılan mesajlar gönderilmesi ve bu konuda yardım talep edilmesi. Dolandırıcılar, kişisel bilgileri veya ön ödemeli ödemeleri ele geçirmeye çalışabilir.
  • Örnek: Sahte bir ilişki kurarak duygusal bir bağ oluşturup, kurbanlardan para veya değerli eşyalar istemek. Dolandırıcılar genellikle sahte profiller kullanarak kurbanları manipüle eder.
  • Örnek: Kullanıcılara sahte çekiliş veya ödül kazandıkları konusunda mesajlar gönderilerek kişisel bilgilerinin veya ödeme yapmalarının istenmesi. Dolandırıcılar, sahte bir ödül vaadiyle kullanıcıları kandırmaya çalışabilir.

          İnternet üzerinden kişilerin dolandırılması günümüzde sıkça rastlanan bir suç tipi haline gelmiştir. Sosyal medya üzerinden birçok farklı yöntemle dolandırıcılık suçunun gerçekleştirilmesi mümkündür. Dolandırıcılık suçunun nitelikli halleri ile sosyal medya üzerinden işlenmesi de olasıdır. TCK madde 157 Dolandırıcılık suçunu düzenlemiştir. Buna göre “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası verilir.” denmektedir. Dolandırıcılık suçunun Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi ise suçun ağırlaştırıcı sebepleri arasında yere almaktadır.

7. Uyuşturucu Ticareti ve Kullanımını Teşvik:

  • Örnek: Sosyal medya üzerinde uyuşturucu kullanımını özendiren veya teşvik eden paylaşımların yapılması. Bu tür içerikler, kullanıcıları uyuşturucu kullanımına teşvik edebilir ve sosyal medya platformlarında genç kitlenin etkilenmesine neden olabilir.
  • Örnek: Sosyal medya platformlarında açıkça uyuşturucu satışı yapan profiller veya ilanlar. Dolandırıcılar genellikle bu platformları, uyuşturucu ticareti yapmak veya kullanıcıları bu ticarete yönlendirmek için kullanabilir.
  • Örnek: Uyuşturucu ticareti yapmak isteyen kişiler arasında sosyal medya üzerinde özel gruplar veya mesajlaşma grupları oluşturulması. Bu gruplar genellikle gizli olarak faaliyet gösterir ve uyuşturucu ticaretini kolaylaştırabilir. Uyuşturucu ticaretinde ödeme yöntemi olarak kripto paraların kullanılması ile uyuşturucu ticareti daha zor takip edilebilir kılınmakta ve suçluların izini bulmak güçleşmektedir.

          Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma ve özendirme suçu; uyuşturucu veya uyarı maddenin kullanılmasının çabuklaştırılması, güvenli ve kolay kullanımının sağlanmasını ve özendirilmesini cezalandıran bir suçtur. TCK madde 190 bu suçu düzenlemiştir ve “Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını alenen özendiren veya bu nitelikte yayın yapan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve bin günden on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır” demektedir. Uyuşturucu madde kullanma yöntemleri konusunda başkalarına bilgi verme, Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını alenen özendirme veya bu nitelikte yayın yapma ve Özel yer, donanım veya malzeme sağlayarak bu suç sosyal medya ve internet üzerinden işlenebilmektedir.  Alenen özendirme bu yasa maddesinde açıkça suç olarak nitelenmiştir. Kişide uyuşturucu kullanımına, temin edimine ya da satışına yönelik heves ve istek uyandırma özendirme olarak tarif edilir. Uyuşturucuya özendirme suçu sosyal medya üzerinden direk mesaj veya genel yayın biçiminde herhangi bir şekilde yapılabilir. Yani kavram oldukça geniştir. Mesela Youtube gibi sosyal medya mecralarında bu konuyla ilgili imada bulunulması bile suçtur. Takipçi çevresindeki sosyal medya kullanıcılarına “Bunu iç, tüm dertlerinden kurtulursun” gibi bir ifade bile özendirme suçuna girer. Ayrıca, nasıl kullanılacağı konusunda bilgi vermek de bu suçun işlenmesidir. Mesela vücuda nasıl enjekte edileceği ya da kokain maddesinin burundan nasıl çekileceği bilgisi gibi.

          Uyuşturucu madde ticareti suçu ise, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin imali, ithali, ihracı, ülke içinde satılması, satışa arz edilmesi, başkalarına verilmesi (temin etme), sevk edilmesi, nakledilmesi, depolanması veya ticaret amacıyla satın alınması, kabul edilmesi ile işlenen bir suçtur ve TCK Madde 188’de düzenlenmiştir.  Sosyal medya üzerinden bu suç rahatlıkla işlenebilmektedir.

8.  Terör Propagandası:

  • Örnek: Terör örgütlerini destekleyen içerikleri paylaşmak veya terör propagandası yapmak.
  • Örnek: Terör örgütlerinin veya teröristlerin sosyal medya üzerinden ideolojilerini yayma amacıyla kullanılması. Bu, örgütün mesajlarını duyurmak, destek kazanmak veya yeni üyeler çekmek için yapılan çeşitli propaganda faaliyetlerini içerebilir.
  • Örnek: Sosyal medya platformları üzerinden teröristlerin, örgütlerin veya bireylerin saldırı planları, bomba yapımı, sabotaj veya diğer tehlikeli faaliyetlere dair talimatları paylaşması. Bu tür bilgilerin sosyal medya üzerinden yayılması, potansiyel olarak tehlikeli sonuçlara yol açabilir.

          Terörle Mücadele Kanunun 7. Maddesi 2. Fıkrasında Terör örgütü propagandası suçu tanımlanmış ve cezalandırılmıştır. Buna göre “Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.”  Denmektedir.  Bu suçun basın yayın organları vasıtası ile alenen işlenmesi ağırlaştırıcı sebepleri arasında sayılmıştır. Yani; sosyal mecra ortamlarında örneğin facebook, twitter, youtube v.b sosyal medyalar ile diğer iletişim araçlarını kullanarak terör örgütü propagandası yapıldığında ise ceza yarı oranında artırılmaktadır. Ancak çeşitli yargıtay kararlarına göre haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları bu suçu oluşturmayabilmektedir. Ayrıca birçok yargıtay kararında ise; Facebook hesabında yani sosyal medya hesabında silahlı bir terör örgütü üyesinin fotoğrafını yayınlayan sanığın terör örgütü propagandası suçunu işlediği, yine Twitter sosyal medya hesabında YPG terör örgütüne ait amblemin paylaşılması ve altında yazan cümleden dolayı sanıkların terör örgütü propagandası suçunu işlediği hususlarında kararlar mevcuttur.

          Yine TCK madde 215’te Suç ve Suçluyu Övme fiili düzenlemiş ve “İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, bu nedenle kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması hâlinde, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” denilmiştir. Sosyal medya üzerinden duygu ve düşüncelerin ifade özgürlüğü kapsamında paylaşılmasının bazı sınırları vardır. Bu sınırlardan biri de suç ve suçluyu övme suçudur. Kişi sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlarda suç ve suçluyu övme niteliğinde paylaşımlarda bulunursa bu durum ceza yargılamasına konu olacaktır. Bu sadece Terör eylemlerini ve teröristleri övme ile sınırlandırılmamaktadır. Her türlü suç ve suçluyu övmek bu kapsamda değerlendirilebilmektedir.

9. Devlete ve Millete Karşı Suçlar:

  • Örnek: Sosyal medya üzerinden, etnik, dini veya siyasi gruplara karşı kin ve düşmanlık içeren mesajların yayılması. Bu tür içerikler, toplumsal huzuru bozmaya yönelik olabilir.
  • Örnek: Devlet sırlarını ifşa etmeye yönelik sosyal medya üzerinden yapılan casusluk faaliyetleri. Bilgi sızdırma, devletin güvenliğine ve çıkarlarına zarar verebilecek bir suçtur.
  • Örnek: Türkiye’de Cumhurbaşkanına ve Devlet Büyüklerine hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesi, “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına Hakaret” suçunu tanımlamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına hakaret, bir yıl ile üç yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılan bir suçtur.
  • Örnek: Ayrıca, Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi, “Görevi Yapan Kamu Görevlisine Karşı Görevinden Dolayı Hakaret” suçunu düzenlemektedir. Bu maddeye göre: Bir kamu görevlisine, görevinden dolayı hakaret eden kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilir.

          Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu; insanların farklı ırk, cinsiyet, din, dil, inanç veya diğer farklılıklara dayalı ayrımcılığa uğramasına yol açan kamu barışına karşı suçlar içerisinde hakaret veya ayrımcı söylemlerdir. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu TCK 216. maddede düzenlenmiştir. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hali ise 218. maddede; “Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar artırılır. Ancak haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” biçiminde ifade edilmiştir. Teknolojinin ilerlemesi ile haberleşme ve iletişim kolay ve hızlı şekilde yapılmaya başlanmıştır. Bilhassa sosyal medya ve internet kullanımının yaygınlaşmasıyla beraber, dünyanın bir ucunda paylaşılan bir haber, öbür ucuna adeta ışık hızıyla ulaşabilir durumdadır. Özellikle Facebook, Twitter, İnstagram ve WhatsApp gibi sosyal medya platformlarından yapılan kimi paylaşımlar, insanları fiilen sokağa dökecek güce ulaşabilmektedir. Bu nedenle bazı suç tipleri düzenlenmiştir. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu bunlardan biridir. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunun oluşabilmesi için, suçu işleyen failin, tahrik amacı gütmesi ve bu tahrikin, kin ve düşmanlığa yönelik olması gerekir.

          Yine TCK 329 ve 330. Maddelerinde; Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama suçu ile Gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçları düzenlenmiştir. TCK 329’da Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklayan kimseye beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir, TCK 330’da ise Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklayan kimseye müebbet hapis cezası verilir denmektedir. Bilindiği üzere bu suç sosyal medyanın anonimliği arkasına sığınarak işlenebilmektedir.

          Ayrıca; Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını Aşağılama (TCK m. 301), Devletin Egemenlik Alametlerini Aşağılama (TCK m. 300), Kanunlara Uymamaya Tahrik (TCK m. 217) gibi suçlar da sosyal medya üzerinden işlenebilmektedir.

          Sosyal medya üzerinden işlenen ve en çok soruşturma bulunan suçlardan biri de Cumhurbaşkanına hakaret suçudur. Özellikle Twitter(X) adlı kişilerin duygu ve düşüncelerini yazılı gönderi şekilde paylaştıkları sosyal medya platformu, kişilerin ifade özgürlüklerinin sınırlarını aşmasıyla hakaret noktasına getirdikleri söylemler neticesinde, Cumhurbaşkanı’mıza hakaret suçu vücut bulmaktadır. TCK madde 229’da “Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun alenen işlenmesi halinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır. Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır” denilmektedir.

          Yine Devlete ve Millete karşı işlenen suçlar katogorisi içerisinde yer alan ve sosyal medya üzerinden rahatlıkla işlenebilen bir diğer suç ise; Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçudur. TCK madde 213 de düzenlenen bu suç “Halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak amacıyla hayat, sağlık, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığı bakımından alenen tehditte bulunan kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiştir.

          Yukarıda sayılan ve 9 kategori altında toplanmaya çalışılmış birçok suç, hukuki açıdan farklı maddeler altında değerlendirilebilir ve işleniş şekillerine göre cezai yaptırımları değişebilir. Sosyal medya platformları, bu tür suçlara karşı önlemler almak ve kullanıcı güvenliğini sağlamak adına çeşitli politika ve kurallar oluşturmuşlardır. Ayrıca, bu suçlara karşı mücadelede kullanıcıların da dikkatli olması ve platformların güvenlik özelliklerini etkin bir şekilde kullanması önemlidir.

Sosyal Medya Suçlarını Kişisel Tespit, Başvuru ve İhbar.

          İnternet ve Sosyal medya üzerinde işlenen suçlarla ilgili ihbar ve şikâyet için başvuruda bulunmak amacıyla tespitler yapmak, genellikle dikkatli gözlem ve uygun araştırma yöntemlerini gerektirir. Ancak, bu konuda yapabileceğiniz bazı genel tespitleri yukarıda belirtilen hukuki suç tiplerinin başlıklarına uyduğunu düşünüyorsanız kişisel olarak da yapabilirsiniz. Burada dikkat edilmesi gereken şey amacın sadece söz konusu suç içeren içeriğin tespit edilmesine ve yetkili adli/idari makam ve mercilere ihbar veya şikâyete yönelik olmasıdır. Sosyal medya kullanırken gerek şahsımıza yönelik gerekse topluma veya devlete yönelik bazı tehditler ile karşılaşabiliriz. Bu tehditler şiddet içeren, tehditkâr veya nefret dolu içerikler, çocuk istismarı veya pornografik içerikler, kişisel bilgi hırsızlığına yönelik şüpheli paylaşımlar, şahsi tehditler veya şantaj içeren mesajlar, Kişisel bilgilerin veya özel görüntülerin kullanılmasıyla ilgili paylaşımlar veya hukuka uygun olmayan davranışlar ve tacizler olabilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; ihbar veya şikâyet amacıyla tespitler yaparken, kişisel mahremiyete saygı göstermeli ve yasalara uyulmasıdır. Şüpheli durumlarla karşılaşıldığında, yetkililere başvurmak veya bir hukuk uzmanından yardım almak önemlidir.

          Siber Suçlar alanına giren çoğu Sosyal Medya suçlarında nereye be nasıl şikâyet veya ihbar yapılmalıdır? Bu sorunun en net cevabı şikâyet dilekçesi veya bizzat ifade vermek suretiyle bulunulan yerin Cumhuriyet Başsavcılığı’na ya da Siber Suçlarla Mücadele Eden Şube Müdürlüklerine şikâyet veya ihbar edilebilir. Kişisel bilgilerinizin çalınması, siber tacize, şantaja ya da herhangi bir bilişim suçu nedeniyle mağdur olduğunuzu düşünüyorsanız, suç duyurusu ya da şikâyet dilekçesi ile bulunduğunuz yerdeki Cumhuriyet Başsavcılığı’na veya Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüklerine şikâyette bulunabilirsiniz. Burada dikkat edeceğiniz nokta şikâyet dilekçesini detaylı olarak hazırlamaktır. Bilişim suçlarının tamamı şikâyete bağlı değildir. Bazı suçlar şikâyete bağlı olmaksızın ihbar üzerine savcılık tarafından kendiliğinden soruşturulur. Soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı suçlar Türk Ceza Kanunu’nda ilgili suçun düzenlendiği maddede belirtilir. Bu bağlamda söz konusu suç için şikâyet öngörülmüş ise suçun şikâyet süresi geçmeden derhal şikâyet edilmesi gerekmektedir. Ancak suç türü için şikâyet öngörülmemiş ise yine şikâyet formatında bir dilekçeyle Cumhuriyet Başsavcılığına veya Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüklerine ihbarda bulunulabilir, suç duyurusu yapılabilir.

          Burada dikkat edilmesi gereken şey Şikâyet ve İhbarın birbirinden farklı olduğu olgusudur. Şikâyet, Maruz kaldığınız eylemi Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluk makamlarına (polis, jandarma) bildirmeniz ve olayın araştırılarak faillerin cezalandırılmasını talep etmenizdir. İhbar ise, Bir kişinin suçun şüphelisini veya suç olan olayı yetkili makama bildirmesidir. Herkes ihbarda bulunma hakkına sahiptir. Oysa şikâyet mağdur veya suçtan zarar gören kişilere tanınmış bir haktır.[20] Ayrıca CMK 158 İhbar ve Şikayeti tanımlamakta, Suça ilişkin ihbar veya şikâyet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabildiğini, Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikâyet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğini, Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikâyette bulunulabileceğini, İhbar veya şikâyetin yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabileceği gibi hususları belirtmektedir.

Sosyal medyada karşılaşılan bir suç ile ilgili şikâyetin yapıldığı şikâyet dilekçesinde dikkat edilmesi gereken hususlar kısaca aşağıda belirtilmektedir.

    • Dilekçeye başlarken şikâyet dilekçesinin gönderilmesini istediğiniz Cumhuriyet Başsavcılığını başlık olarak belirtmelidir.
    • Şikâyette bulunan kişi adını, soyadını, T.C. kimlik numarasını ve adresini dilekçede yazmalıdır. Böylece soruşturmanın ileriki safhalarında yapılacak tebligatlar adınıza ve adresinize yapılabilmektedir.
    • Şikâyete konu suçun failinin başka bir deyişle suçu işleyenin kim olduğu biliniyorsa adı soyadı belirtilmelidir. Ancak ceza soruşturmalarında şüphelinin tespiti zordur ve şüpheli her zaman şikayetçi tarafından tanınmayabilir. Bu durumda kimlik tespiti savcılık ve siber suçlar birimlerince yapılacaktır.
    • Şikâyet dilekçesinde kime karşı hangi suçunun işlendiği açıkça belirtmelidir. Ceza soruşturmasının yürütülebilmesi için hangi suçun işlendiğinin tespiti önemlidir.
    • Suçun gerçekleştiği tarihin belirtilmesi de soruşturma açısından önemlidir. Öncelikle suç tarihinin belirtmesi, şikâyetin süresinde yapılıp yapılmadığının tespiti açısından önemlidir. Ayrıca suç tarihinin bilinmesi durumunda savcılık yapacağı soruşturmada hangi tarihlere ilişkin araştırma yapacağını bilir ve sürecin hızlı yürütülmesine yardımcı olmuş olursunuz.
    • Bu bilgilerin ardından suça konu olay ayrıntılarıyla açıklanarak varsa (sosyal medya hesapları belirtilerek) şüpheli hakkında ve olay hakkında detaylı bilgiler verilmelidir.
    • Dilekçenin sonunda ileri sürülebilecek hukuki deliller belirtilmelidir. İnternet üzerinden işlenen suçun vakıf olunan detayları ve buna dair ekran görüntüsü ve saire bilgi ve belgeler Savcılığa veya Siber Suçlar birimlerine sunulmalıdır.
    • Sonuç ve istem kısmında ise şikâyetin kabulü, (şüpheli bilinmiyorsa) şüphelinin kimlik tespiti, soruşturma başlatılması ve/veya kamu davası açılmasına hükmedilmesi istemlerinde bulunularak dilekçe sonlandırılmalıdır.
    • Dilekçeye tarih ve imza atmak unutulmamalıdır.

          Şayet mağduru olmadığımız bir suç ile ilgili ihbarda bulunmak istiyor isek, Cumhuriyet Savcılıklarına, Emniyet ve Jandarma kolluk kuvvetlerinin Siber Suçlarla Mücadele birimlerine, CİMER’e veya Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) İnternet Bilgi İhbar Merkezi’ne Başvuruda bulunabiliriz. [21] BTK’nın ihbar servisine E-Devlet hizmetleri kapsamında da erişmek mümkün olmak ile birlikte, aynı zamanda Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlar Daire Başkanlığına’ da ihbarlarınızı online olarak iletebilirsiniz. [22]  BTK’nın Bilgi İhbar Merkezi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından 4/ 5/2007 Tarihli ve 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanununun 10. Maddesinin 4. Fıkrasının (d) bendi uyarınca kurulmuştur. www.ihbarweb.org.tr  e ilgili kanunun 8. maddesinde yer alan suçlarla ilgili içeriklerin web üzerinden ihbar edilebilmesi amacıyla 23 Kasım 2007’den beri yayındadır.

          İhbarları yaparken ihbarın içeriğine yönelik dikkat edilmesi gereken en önemli husus; suça konu olayın ve sosyal medya paylaşımının ayrıntılarla açıklanarak, paylaşım yapılan sosyal medya ortamının, sosyal medya paylaşımına ait linkin var ise ekran görüntülerinin, kullanıcı adının ve mümkün olan tüm detay bilgilerinin ihbara eklenecek şekilde belirtilmiş olmasıdır.  Bu hususta paylaşımın silinme ihtimaline karşı tespite yönelik olarak Türkiye Noterler Birliğinin E-Tespit hizmetinden yararlanmakta fayda bulunmaktadır. Sosyal medya üzerinde genellikle suça konu paylaşım yapan şahıslar paylaşımı şikâyet veya ihbar neticesinde ya silmekte ya da söz konusu paylaşım yaptıkları hesabı kapatmaktadırlar. Bu da ilgili siber birimlerinin kişi tespitinden sonra şüpheli kişilerin böyle bir paylaşım yapmadıkları savlarının çürütülmesine yardımcı olmaktadır.

Noterler Birliği E-Tespit.

          Elektronik Ortamda Verilerin Tespiti Hizmeti (E-Tespit) 1512 sayılı Noterlik Kanunun 198/A maddesi kapsamında 01.03.2016 tarihinde hizmete açılmıştır. Bu hizmet ile 7/24 çalışma prensibine uygun olarak, günün her saatinde, istenilen bir yerde, kişisel bir bilgisayar üzerinden, herhangi bir internet sitesinde yer alan sayfa içeriklerini ispatlamak amacı ile tespit işlemi yapabilmektedir. Bu sistemde yapılan tespit işlemleri yargı süreçlerinde hukuki delil sayılmaktadır.[23]

          İnternet üzerinde sayfa içeriğinin tespitini gerçekleştirmek isteyen vatandaşlarımız E-Tespit Portal sayfası üzerinden tespitini gerçekleştirmek istediği internet sitesine erişerek ve site üzerinde gezerek istediği sayfaların tespitini gerçekleştirebilirler. Tespit sonrası oluşturulan ispat bilgileri ve belgeleri Türkiye Noterler Birliği Bilgi Sistemleri’ne kaydedilmektedir. Tespit işlemi gerçekleştirildikten sonra verilen bir Başvuru Numarası ile herhangi bir noterliğe gidilerek tespit işleminizi onaylatabilir ve gerekli belgeleri alınabilir. Tespit işlemi günün her saatinde, internet erişimi olan herhangi bir bilgisayar üzerinde anında gerçekleştirilebilmektedir. Anlık, istenilen zamanda gerçekleştirilebilmesi sayesinde tespit edilecek sayfa içeriğinin daha sonradan silinebilmesi riski ortadan kaldırılmış olmaktadır. Noterler birliğini e-tespit hizmetine https://e-hizmet.tnb.org.tr/tespit/ adresinden veya E-Devlet hizmetleri üzerinden https://www.turkiye.gov.tr/ adres ile erişim sağlanabilmektedir.

Sosyal Medya Platformlarına Şikâyet veya İhbar

          Bilinenin aksine, Sosyal medya platformlarında işlenen suçları bildirmek ve çeşitli ihlallerle ilgili şikâyette bulunmak için genellikle platformların kendilerine ait bildirim ve şikâyet mekanizmaları bulunmaktadır. Her sosyal medya platformunun bu tür şikayetleri almak ve işlemek için kendi prosedürleri ve formaları vardır. Genellikle kullanıcı güvenliğini sağlamak ve topluluk standartlarına uymak adına bu tür mekanizmaları kullanmak önemlidir. Şikayetinizi doğrudan ilgili platformun yardım merkezi veya destek ekibi aracılığıyla iletebilirsiniz.  Bununla ilgili olarak toplumumuzu bilgilendirmek adına Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından İnternet Yardım adlı bir platform oluşturulmuş ve söz konusu sosyal medya platformlarına nasıl şikâyet ve ihbar başvurusunda bulunulabileceği ile ilgili bilgiler verilen bir platform da oluşturulmuştur. Sosyal medya platformlarına nasıl şikayette bulunulabileceği hakkında https://www.internetyardim.org.tr/sosyal-ag-platformlari adresinden bilgi edinilebilir.  Ayrıca her sosyal medya platformunun destek/support bağlantı adreslerinden de bu konuda detaylı bilgi edinilebilir ve şikayet veya ihbarlarda bulunulabilir.

          Suç içeren içerikleri, taciz, tehdit, nefret söylemi gibi ihlalleri bildirebilirsiniz. Çoğu platform, bu tür ihlalleri inceleyip gerekli önlemleri almaktadır. Sahte hesapları bildirerek platformun güvenliğini artırabilirsiniz. Bu hesaplar genellikle başka kullanıcıları taciz etmek veya yanıltıcı bilgiler yaymak amacıyla kullanıldıklarından sosyal medya platformları sahte hesapları ihbar halinde kapatma yöntemine gidebilmektedirler. Özellikle çocuk istismarı içeren içerikleri hemen bildirmeniz önemlidir ki; sosyal medya platformlar çoğunlukla bu tür içeriklere karşı sıfır tolerans politikası uygulamaktadırlar. Kendi içeriğinizin izinsiz kullanılması veya başka bir kişinin fikri mülkiyet haklarının ihlal edilmesi durumunda şikâyette bulunabilirsiniz. Kişisel bilgilerinizi izinsiz paylaşan veya başkalarının gizliliğini ihlal eden içerikleri bildirebilirsiniz. Spam, dolandırıcılık veya kötü niyetli bağlantılar içeren içerikleri bildirerek platformun temiz ve güvenli kalmasına yardımcı olabilirsiniz.

          Ancak; Bazı büyük sosyal medya şirketleri bugün küresel aktörler misali toplumları kendi belirledikleri kurallara, inançlara ve politikalara göre yönlendirebilmektedirler. Dünya çapında çok büyük kullanıcı sayısı sayesinde milyarlarca dolar gelir kazanan küresel sosyal medya şirketleri, hukuki noktada hiçbir sorumluluk almama eğiliminde olabildikleri gibi, bazı ülkeleri muhatap kabul etmeyerek, ülkelerin siber egemenliğini tanımayabilmektedirler. Dördüncü kuvvet olarak bilinen konvansiyonel medyanın yerini çoktan alan sosyal medya, iyi ve faydalı yönde kullanıldığında sorun oluşturmazken, bu mecraların kötü amaçlar ve zarar verme amacıyla kullanılması ulusal ve uluslararası ölçeklerde büyük problemlere sebep olabilmektedirler.

          Ülkemizde de sosyal medya mecraları, 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” kapsamına alınarak, yasaya sosyal ağlarla ilgili özel hükümler eklenmiştir. 2020 yılında 7253 Sayılı kanun ile “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile yeni bir düzenleme getirilmiştir. Bu yasal düzenlemenin genel gerekçeleri arasında, sosyal medyada yer alan hukuka aykırı içeriğin kaldırılması veya içeriğe erişimin engellenmesi hususunda içerik veya yer sağlayıcılar bakımından yetkili bir muhatabın bulunmaması ya da çok geç bulunması yer almaktadır. Yapılan düzenlemeyle, kullanıcılar ve yetkili merciler ile sosyal ağ sağlayıcıları arasında muhataplık ilişkisi sağlanarak, kişilik haklarının korunmasına yönelik daha etkin bir mekanizmanın oluşturulması amaçlanmıştır. Günlük erişimi bir milyondan fazla yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılarının Türkiye’de yetkili en az bir temsilci bulundurma yükümlülüğü getirilmiş, temsilci bulundurmaya yönelik yapılan bildirime rağmen temsilcilik açmayan sosyal medya kuruluşlarına iki aşamalı idari para cezası, devamında reklam yasağı ve iki aşamalı internet trafiği bant genişliğinin daraltılması yaptırımları uygulanabilir hale gelinmiştir. Ayrıca; Sosyal medyaya getirilen düzenlemeyle, suç oluşturan kısmi içeriğin çıkarılmasının mümkün olduğu durumlarda, erişimin engellenmesi kararı yerine içeriğin çıkarılması kararı verilebilecektir. Bu düzenleme ile aynı internet sitesinde yer alan ve suç oluşturmayan diğer içerikler yönünden ifade ve haber alma özgürlüğünün daha da güvenceli hale getirilmesi hedeflenmiştir.

SONUÇ

          Sosyal medya, dünya genelinde iletişimi ve bilgi alışverişini kökten değiştirmiş, ancak bu platformların kullanımındaki hukuki zorluklar ve sorunlar, uluslararası hukukun geliştirilmesini ve uygulanmasını zorlaştırmaktadır. Son olarak, sosyal medyanın küresel düzenlenmesi konusundaki zorlukları ve bu alanda olası çözüm yollarını ele alacağız.

          Sosyal Medyanın Küresel Etkisi: Sosyal medya, iletişimi hızlandırmış, bilgi paylaşımını artırmış ve küresel toplulukları bir araya getirmiştir. Ancak, bu platformlar üzerindeki hukuki düzenlemeler genellikle ulusal sınırlarla sınırlıdır, bu da küresel sorunlara etkili bir çözüm bulmayı zorlaştırmaktadır. Her ülkenin farklı yasal standartlara sahip olması, sosyal medya üzerinde tutarlı bir hukuki regülasyon oluşturmayı güçleştirmektedir.  Sosyal medya regülasyonu, ifade özgürlüğü ile çatışabilmekte, bazı ülkeler, sansür uygulamalarını haklı çıkarmak için güvenlik gerekçelerini öne sürerken, diğerleri bunu ifade özgürlüğüne yönelik bir saldırı olarak değerlendirebilmektedirler.[24] Sosyal medya platformları, kullanıcı verilerini geniş ölçüde toplamaktadır. Bu durum, veri gizliliği ve güvenlik sorunlarına yol açabilmektedir, ancak bu konuda uluslararası bir standart bulunmamaktadır. Ülkeler arası işbirliği ve belirli standartların benimsenmesi, sosyal medya regülasyonunu daha etkili kılabilir. Sosyal medya şirketlerinin bağımsız bir denetimden geçmeleri ve kullanıcılarla daha şeffaf bir şekilde iletişim kurmaları, güven ve hesap verebilirlik açısından önemlidir. Uluslararası hukuk, sosyal medya platformları için genel bir çerçeve oluşturabilir. Bu, platformların etik, güvenlik ve kullanıcı haklarına saygı konularında daha tutarlı bir duruş sergilemelerini sağlayabilir.

          Sonuç olarak; Sosyal medya platformları, uluslararası hukuk çerçevesinde etkili bir şekilde regüle edilmelidir. Ancak, bu süreçte karşılaşılan zorluklar ve çeşitlilik, çok taraflı bir yaklaşımın ve küresel iş birliğinin gerekliliğini vurgulamaktadır. Sosyal medyanın potansiyelini sürdürürken, kullanıcı haklarına ve güvenliğine yönelik küresel standartların belirlenmesi önemlidir.

          Avrupa Birliği (AB), siber suçlarla mücadele konusunda önemli adımlar atmak amacıyla 2001 yılında Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan “Avrupa Birliği Siber Suçlar Sözleşmesi’ni kabul etmiştir.[25] Bu sözleşme, siber suçlarla mücadelede iş birliğini artırmayı, suçluların adalete teslim edilmesini sağlamayı ve bilişim sistemlerini korumayı amaçlamaktadır. Ülkemiz bu sözleşmeyi 2010 yılında imzalamıştır. Ancak, bu sözleşme yeterli olup olmadığı konusunda tartışmalar bulunmaktadır.

          Avrupa Birliği Siber Suçlar Sözleşmesi’nin uluslararası alanda bağlayıcılığı sınırlıdır. Küresel bir tehdit olan siber suçlar, sınırları aşan bir karaktere sahiptir ve bu nedenle sadece bölgesel bir sözleşmeyle etkili bir şekilde ele alınamayabilir. Bu noktada, Birleşmiş Milletler (BM) liderliğinde tüm ülkeleri bağlayıcı bir üst regülasyonun gerekli olup olmadığı sorusu önem kazanmaktadır.[26]

          Birleşmiş Milletler ‘in siber alandaki faaliyetleri kapsayan kapsamlı bir düzenlemesi olmaması, küresel bir siber güvenlik standardı ve iş birliği mekanizmasının eksikliğini ortaya koymaktadır. Küresel bir regülasyon, siber suçlarla mücadelede koordinasyonu artırabilir, bilgi paylaşımını destekleyebilir ve siber alandaki faaliyetleri daha etkili bir şekilde düzenleyebilir. Ancak, bu tür bir regülasyonun hazırlanması ve uygulanması, uluslararası politika, hukuki ve teknik zorluklarla doludur.[27]

Bu yazı 28 Kasım 2023 Tarihinde Polis Akademisi Başkanlığı’nca düzenlenen Medya ve Güvenlik Çalıştayı için kaleme alınmıştır. “Medya ve Güvenlik Çalıştayı” programı, konuşmacılar ve konuları aşağıda yer almaktadır. Ayrıca Çalıştay’da yapmış olduğum sunuma Buradan ulaşabilirsiniz.

[1] Miller, D., & Sinanan, J. (2014). Webcam. John Wiley & Sons
[2] Boyd, D., & Ellison, N. B. (2008). Social network sites: Definition, history, and scholarship. Journal of Computer‐Mediated Communication, 13(1), 210-230
[3] Castells, M. (2010). The rise of the network society: The information age: Economy, society, and culture (Vol. 1). John Wiley & Sons.
[4] Tufekci, Z., & Wilson, C. (2012). Social media and the decision to participate in political protest: Observations from Tahrir Square. Journal of Communication, 62(2), 363-379
[5] Rheingold, H. (2012). Net smart: How to thrive online. MIT Press.
[6] Kaplan, A. M., & Haenlein, M. (2010). Users of the world, unite! The challenges and opportunities of Social Media. Business Horizons, 53(1), 59-68
[7] https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_social_networking_services
[8] https://kepios.com/
[9] https://datareportal.com/social-media-users
[10] Napoli, P. M. (2011). Audience evolution: New technologies and the transformation of media audiences. Columbia University Press.
[11] Bruns, A., & Highfield, T. (2012). Blogs, Twitter, and breaking news: The produsage of citizen journalism. Journalism Studies, 13(2), 175-19
[12] Allcott, H., & Gentzkow, M. (2017). Social media and fake news in the 2016 election. Journal of Economic Perspectives, 31(2), 211-236
[13] DeHart, T., & Alpert, G. P. (2019). Social Media and Crime. Oxford Research Encyclopedia of Communication.
[14] Holt, T. J., & Bossler, A. M. (2016). Examining the Applicability of Lifestyle-Routine Activities Theory for Cybercrime victimization. Deviant Behavior, 37(3), 263-280
[15] Ersan Şen, Yeni Türk Ceza Kanunu Yorumu, Vedat Kitapçılık, 1. Baskı, 2006, s.519.
[16] Toplum Ve Suç Araştırmalarında Sınırları Aşan Bir Suç: “Çevrimiçi Çocuk İstismarı” Ve Bu Suça Karşı Alınabilecek Önlemler, Mustafa Çalışkan, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 61, 122-131; 2019, http://dergipark.gov.tr/dpusbe
[17] https://www.bghukukburosu.com.tr/9361/
[18] https://www.bghukukburosu.com.tr/9361/
[19] https://gun.av.tr/tr/goruslerimiz/makaleler/internet-ortaminda-telif-haklarinin-korunmasi İnternet Ortamında Telif Haklarının Korunması
[20] https://magdurbilgi.adalet.gov.tr/230/sikayet—ihbar-Nedir Şikâyet ve İhbar Nedir? Adalet Bakanlığı.
[21] https://www.ihbarweb.org.tr/ Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, İhbar Sayfası
[22] https://onlineislemler.egm.gov.tr/Sayfalar/Ihbar.aspx Emniyet Genel Müdürlüğü Online İhbar Uygulaması
[23] https://portal.tnb.org.tr/Sayfalar/TespitHiz.aspx Noterler Birliği E-Tespit Hizmeti
[24] United Nations General Assembly, “Countering the Use of Information and Communications Technologies for Criminal Purposes” (2018).
[25] Avrupa Konseyi, “Budapest Convention on Cybercrime” (2001).
[26] United Nations General Assembly, “Countering the Use of Information and Communications Technologies for Criminal Purposes” (2018).
[27] NATO Cooperative Cyber Defence Centre of Excellence, “Tallinn Manual 2.0 on the International Law Applicable to Cyber Operations” (2017).

A.Hakan Ekizer

1978 Doğumlu, Polis Akademisi 2000 mezunu. Bilişim Suçları, Adli Bilişim(Digital Forensics), Bilişim Güvenliği ve Adli Teknik Takip Teknolojileri (Lawful Interception Techs.) konusunda uzman Emniyet Müdürü. ACE, EnCe, CCE, CHFI, CEH, Security+, Linux+, Network+ ve PMP Sertifikalı. Yazılım Geliştirme alanında tecrübe sahibi. Linux, BSD, Mac OSx aşığı MS-Windows zorunlu kullanıcısı. Amatör fotoğrafçı ve motosiklet tutkunu.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...